23 Aralık 2015 Çarşamba

Gezi Notları: Batık Şehir Halfeti

Bir çoğumuz gibi, benim de annemin vazgeçilmez dizisi Karagül ile tanıdığım bir şehir Halfeti.
Dizi karakterleri sürekli Gaziantep'e gittiği için Gaziantep'in ilçesi olduğunu sanıyordum, Şanlıurfa'ya bağlı olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım.
Gaziantep sınırına daha yakın olmasındanmış.
Ben de Kurban bayramı tatilinde bir kaç yıldır Gaziantep'te yaşayan eşimin ailesini ziyarete gittiğimizde Halfeti'ye gidelim diye tutturunca, hep birlikte arabamıza atlayıp gittik.
Gaziantep merkezden 100 km uzaklıkta ve yaklaşık 1,5 saat kadar sürüyor.


2000 yılında Birecik Barajının yapılmasıyla Halfeti'deki
yerleşim yerleri sular altında kalmış. Yaşam, 15 km içerideki Yeni Halfeti'ye taşınmış durumda.
Eski Halfeti ise genel olarak turistik bir alana dönüşmüş.




Türkiye'den 9, dünyadan 154 şehrin dahil olduğu Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısında "Cittaslow" (Sakin Şehir) ünvanını almış.



Halfeti girişindeki otoparka aracınızı bıraktıktan sonra Fırat'a yakından bakmak istediğinizde turcular etrafınızı sarıyor. 
Irmak boyunca oturabileceğiniz çay bahçesi-restorantların hepsinden tekne binme imkanınız da var.
Kişi başı 5 tl'den binebileceğiniz toplu turlar olduğu gibi, isterseniz size özel tekne de kiralayabiliyorsunuz.
Tekne turu 1 saat kadar sürüyor.
Hepsinin fiyatı aynı. Güneydoğu'da pek pazarlık anlayışı da yok zaten. O yüzden en yakın zamanda gelene binebilirsiniz.

Tekneden önce ya da sonra bir de yürüyerek gezmeyi ihmal etmeyin!





Rehberlik hizmeti beklemeyin. Tekne sizi sadece gezdiriyor. neyin ne olduğunu bilmek istiyorsanız kendiniz çalışmalısınız. Ki biz bir gece önce sevgili yeğenim Dua ile birlikte nerede ne varmış çalışarak gitmiştik.



Burası Rumkale. Gezi rotanızda sol tarafınızda kalıyor. Araştırdığım kadarıyla buranın tarihi Asurlulara kadar uzanıyor. Yuhanna'nın burada 75 m derinliğindeki bir kuyuda İncil'i yazdığına dair de söylentiler var.




Halfeti'nin simgesi Batık Cami. 
Buralarda sessizlik ve hüzün sarıyor etrafımızı.
Tabi teknedeki arkadaşlar müziği kapattıklarında.
Tekne turu esnasında turistlere çıs tak çıs tak pop müzik dinletmek belki Ege için iyi bir fikir olabilir.
Ben olsam yöreye özgü türküler dinletirdim.
Ortamın zaten hüzünlü bir havası var, sular altında kalmış bir tarih diyoruz hani, evlerinden ayrılmış insanlar diyoruz ya. o atmosfere Demet Akalın gitmiyor bence!!



Burası yapımı 1807de tamamlanmış olan Halfeti Ulu Cami
Bir kısmı sular altında olan bu tarihi caminin içi yıkık dökük. İçi ve bahçesi yerli turistler için WC görevi yapıyor. 
İçim acımadan, "Allah kahretsin bizi" demeden geçemedim. İşte Türkiye'de tarihe verilen değer bu kadar. Tarihi önemsemiyorsan camiyi önemse arkadaş!



Caminin Fırat'a bakan kısmında sular oldukça sığ.
Hatta az ileride cami avlusundaki çeşmenin üst kısmı da görülüyor.
Gelmişken Fırat'ta da girmedik demeyelim diye ayaklarımızı sokmak istedik.
Sadece ayaklarımızı soktuk, çünkü "suya girmek ve ölmek yasaktır" ibaresi bulunuyordu hemen yan tarafında :)






Caminin hemen yanında, dizide sıklıkla koşarak geçtikleri tarihi asma köprü var.
Doğrusu koştukları sahneleri nasıl çektiklerini merak ettim.
Köprünün girişinde üzerinde maksimum 10 kişinin yürümesine dair bir uyarı var.
Bu nedenle karşıdan gelen olmadığı anı kollamanız gerekiyor.
Kimse yokken bile köprü hatırı sayılır derecede sallanıyor ve gıcırdıyor.
Biraz ürkütücü olmakla birlikte bence Halfeti'deki en güzel şeylerden biriydi.

Halfeti'nin diziye de adını veren ve dünyada sadece burada yetişen Siyah gülü çok meşhur. Bu gül, buradan kopartılıp, başka toprağa ekildiğinde ya da tohumu alınıp götürüldüğünde siyah rengini kaybediyormuş. 
Ama ben çevrede hiç siyah gül görmedim. Mevsimi değildi belki de..

Acıkanlar için her yerde "Karagül ekibi burayı seçiyor" pankartları bulunan restaurantlar var. 
Ekibin yılın büyük bir bölümünde orada olduğu ve Halfetinin de küçük bir yer olduğunu düşününce neden hepsinin böyle reklam yaptığını anlamak zor.
Halfeti'de Şabut balığı meşhurmuş.
Hani şu Balıklı Gölde bulunan iri balık.
Ben yemedim, o nedenle bir şey söyleyemem tadı hakkında.

Aslında Halfeti'de gezilecek kiliseler de mevcut.
Tur işletenlere sorduğumda "ben doğma büyüme buralıyım, burada yok öyle bişey" deseler de, köprü girişinde küçük bir harita var yerlerini gösteren.
Ama sıcaktan yeterince yorulduğumuz için onları aramak istemedik.

Güneydoğunun güzellikleriyle büyülenmek ile sahip çıkma konusundaki yetersizliğimize bozulmak arasındaki duygularla tamamladık Halfeti gezimizi.
Benden bu kadar..

8 yorum:

  1. diziyi pek bilmiyorum ama burası ne kadar güzel bir yermiş. Yaşamak için fazla sakin evet, şehir hayatına alışanlar için zor benim için öyle. Ama 1-2 hafta orda kalıp dinlenmek de beyin detoksu olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2 hafta fazla gelebilir çünkü yapılacak pek bir sey yok. Ama Fırat'ın sularına bakmak iyi geliyor. Her ne kadar götürdüğü insanlar için türküler de olsa..

      Sil
  2. canım ülkemin her bir karışı cennet!
    ne güzel kareler bunlar.. bizede kısmet olsun inşallah.

    YanıtlaSil
  3. Şehir çok güzel görünüyor , ah şu diziyi o kadar çok izledim mecburiyetten komşular gelince o da ama hiiiiççç anlamıyorum:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de annem yüzünden izledim. Uyuyakalırdı izlerken, ertesi gün de tekrarını izletirdi :)

      Sil
  4. Çok merak ediyorum oraları.

    YanıtlaSil
  5. Rumkale'nin benim için büyük bir özelliği var. Henüz yakından göremedim. Kendimi hazır hissettiğimde gitmeyi çok istiyorum. Fotoğrafı görünce boğazım düğümlendi. Teşekkürü borç bilirim.

    YanıtlaSil

söyleyecek bir şeyin vardır mutlaka

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...