26 Aralık 2015 Cumartesi

İstanbul'un en sevdiğim yanı Ankara'ya geri dönmeleri



Eşimle birlikte hiç yolumuz düşmediğinde bile en az 3 ayda bir gideriz İstanbul'a.
Çok sevdiğim arkadaşlarım ve yeni kuzenlerimin orada yaşaması kalacak yer problemimizi de ortadan kaldırınca neredeyse "aa hobi malzemelerim bitmiş, hadi gidip alalım" dediğim bir yere dönüştü İstanbul.

Uçakla 45 dakika.
Otobüsle 6 saat.
Ama sıkıntı İstanbul içinde hareket etmekte..
İşte bir türlü alışamadığım, her seferinde ilk kez görüyormuş gibi dehşete düştüğüm trafik sorunu..

Bu sefer de Bilim Tarihi dersi alan öğrencilerimizle Yeni açılan Bilim Tarihi Müzesini

24 Aralık 2015 Perşembe

Tiyatro tavsiyem: Ormanlardan Hemen Önceki Gece

Ankara memur ve öğrenci şehri diye bilinir.
Ama bu memurlar ne çok kazanır, öğrenci parayı nereden bulur bilinmez, tiyatrolar ağzına kadar dolu olur.
Öyle ki, tiyatro biletinin çıkmasıyla en iyi yerlerin tükenmesi bir olur.
Siz "olsun, ayakta da izlenir bu oyun" diyene kadar iyi olmayan yerler de tükenir.
Kaçırdığınız oyunlara bir yenisi daha eklenir.
Hele de turne oyunuysa ve gösterimi 1-2 gün olursa..
Hele de tanınmış birileri oynuyorsa....

23 Aralık 2015 Çarşamba

Gezi Notları: Batık Şehir Halfeti

Bir çoğumuz gibi, benim de annemin vazgeçilmez dizisi Karagül ile tanıdığım bir şehir Halfeti.
Dizi karakterleri sürekli Gaziantep'e gittiği için Gaziantep'in ilçesi olduğunu sanıyordum, Şanlıurfa'ya bağlı olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım.
Gaziantep sınırına daha yakın olmasındanmış.
Ben de Kurban bayramı tatilinde bir kaç yıldır Gaziantep'te yaşayan eşimin ailesini ziyarete gittiğimizde Halfeti'ye gidelim diye tutturunca, hep birlikte arabamıza atlayıp gittik.
Gaziantep merkezden 100 km uzaklıkta ve yaklaşık 1,5 saat kadar sürüyor.


2000 yılında Birecik Barajının yapılmasıyla Halfeti'deki

17 Aralık 2015 Perşembe

Ah bu tüy yumakları






Çünkü ev Sahra Çölünün ortasındaydı.
Su içebilecek hiç bir yer yoktu.
Bazı şanslı ev kedileri gibi ne bir su kabı, ne yalayabileceği bir musluk vardı.
Derken o da ne?
Masanın üzerinde bir marul gördü.
Marul yeni yıkanmıştı.
Yoksa.. yoksa..
Evet.. içinde... içinde bir kaç damla su kalmıştı!!
Ve başladı kana kana içmeye o damlaları.
Şükürler olsundu.
Bugün de susuzluktan ölmekten kurtulmuştu
:))


14 Aralık 2015 Pazartesi

Haydi Barınak Yapmaya


Aylardan Aralık.
Ankara’da hava geceleri sıfırın altına düşüyor.
Üzerinize mont almadan çöp dökmeye inecek olsanız tir tir titriyorsunuz.
Herkes hastalıktan kırılıyor.
Oysaki evlerimiz sıcacık, ofislerimiz sıcacık.

Biz sadece onlar arasında dışarının soğuğuna kısacık sürelerle temas ediyoruz. Bir de gece gündüz sokakta olanlar var: Doğasında evcillik olmayan, insan eliyle evcilleştirilmiş, sonra da sokakta bırakılmış olan dostlarımız!
Onlar o buz gibi soğukta dışarıda, yemek yok, su yok, sıcak bir alan yok!
Ve biliyoruz ki dışarıda bu duruma vicdanı sızlayan, bir şeyler yapmaya çalışan bir çok “İNSAN” var.
İşte size fırsat!

1 Aralık 2015 Salı

Biberli ekmek tarifim var

Hatay ve çevresinde yaşayanlar bilir; Biberli ekmek candır. Benim de çocukluğuma ait en sevdiğim anılarım arasında yer alır.

Şimdi eş durumundan Antakyalı olduğuma göre artık Antakya mutfağına girme zamanı gelmişti.

Tarifi naçizane mutfağımınsayfasından görmüştüm.

İlk denememi oradaki tarife göre yaptım ama pek olmadı.

Çünkü biberli ekmek çok ince açılır ve taş fırında pişirilir.

Taş fırınımız olmadığına göre mümkün olduğunca ince olsun diye hamur tarifini yarıya indirdim.

Bu haliyle daha çok sevildi.

28 Kasım 2015 Cumartesi

Anne olmasaydın anlardın

Yeni blogları incelerken çoğunlukla karşıma anne blogları çıkıyor. "pamuğun annesi, pamuk'lu hayat, pamuk ve biz.....vs." Aklıma okuduğum bu yazı geldi. Paylaşmadan edemicem. Kalemine sağlık..



"1984 yılında günlüğüme yazmışım:
Annem Banu’larda kalmama izin vermedi. Bence çok ayıp bu yaptığı. Ve bana sebep olarak. “Anne olunca anlarsın, sen istersen çocuğunu sürekli sokağa gönderirsin, gider hiç eve dönmez” dedi. “Anne olunca anlarmışım kadar saçma bir sebep yok!”

Sonra ben anne olmadım, annem "anne olunca anlarsın"larını önce azalttı, sonra kesti.

Sonra yaşıtlarım, arkadaşlarım birer birer anne olmaya başladı.

25 Kasım 2015 Çarşamba

Dünya Yaratıcı Drama Gününüz Kutlu Olsun..


27 Kasım 2015 / Dünya Yaratıcı Drama Günü Ulusal Bildirisi


Drama, sözcük tanımlarından birinde; “Bir yerden bir yere hareket etmek” olarak belirtiliyor kaynaklarda. Bu hareket istemli olduğunda; yeni dünyalara açılmak, özlenen yaşamın provasını yapmak mümkün olabiliyor. Fakat istemsiz olduğunda, dramatik olana çıkıyor bütün yollar. Öyle ki, hep baş etmek zorunda olduğumuz, bazen iç, bazen de dış çatışma hali.

Bugün, milyonlarca insan, yurtlarından başka yerlere hareket halinde. Bu hareket hiç de isteyerek değil.

24 Kasım 2015 Salı

Öğretmenin canım benim..

(Türkiye Öğretmen olmak isimli çalışma)


4 yaşımdan beri birçok öğretmen tanıdım; onun gibi olmak istiyorum dediğim, onun gibi olmak istemiyorum dediğim.
Derken öğretmen oldum. Öğrencilerimin hayatlarına bir küçük dokunuşta bulunmak için uğraştım.
Zaman geçti; Öğrencilerimin öğretmenlik andını içişini izledim. Öğrencileriyle olan fotoğraflarını gördüm. 
Sanırım ben şanslı olanlardanım. 
Onurunun ayaklar altına alındığı bu devirde öğretmen olmaktan gurur duyan tüm öğretmenlerimin, tazecik öğretmenlerimin ve o günleri heyecanla bekleyen öğretmen adayı arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum..

23 Kasım 2015 Pazartesi

Kitap yorumu: Dublörün Dilemması_Murat Menteş



Yazarı              :  Murat Menteş
Türü                :  Roman
Yayınevi         :  İletişim Yayınları
Sayfa sayısı  :  263

Çok konuşan ve uzun cümleler kuran, hele de gereksizse, insanlara (özellikle de erkeklere) karşı tahammül gücüm çok azdır. Buna rağmen bu kitabı sonuna kadar okumayı başardım.

Her ne kadar kitabın arkasında yer verilen yazar yorumlarında "kelimelerin müthiş gücü" ifadeleri kullanılmışsa da

10 Kasım 2015 Salı

Atatürk'ün son sözleri

Ölüm gerçeğinin son saniyeleri geldiğinde... o sırada yanında bulunanlardan Dr. Neşet Ömer bey “Dilinizi göreyim efendim. Lütfen dilinizi dışarıya doğru çıkartın” diye telaşlanırken, Atatürk, Dr. Neşet Ömer beye bakarak “VE ALEYKÜM SELAM” diyerek gözlerini kapatmıştır. 
(Kılıç Ali’nin Anıları Sh 659. Hulusi TURGUT)
O sırada Atatürk’ün yanında bulunanlar

Saygı ve Özlemle..


Milletimizin başı sağolsun!

Saygı ve özlemle anıyoruz..

6 Kasım 2015 Cuma

Yeni kitaplarım gelmiş..



Odama girdiğimde masamın üzerinde kargo paketini buldum, Ya şa sınnn!
Yeni kitaplarım gelmiş.


Gerçi kitaplarımı gözümle görerek, seçerek almayı sevenlerdenim.
Kenarı kırışmamış olmalı, kapağı çiziksiz olmalı, renkleri düzgün olmalı.. vs.
Ama napalım, iş koşturmasında bazen internetten sipariş vermek daha hızlı oluyor.

Şimdi okuma keyfi beni bekliyor.
Gerçi cumartesi maske atölyem, pazar da kahvaltıda misafirim var ama olsun.
Okuduktan sonra yorumlarımı da paylaşacağım..

27 Ekim 2015 Salı

Haydi Ankara, İtalyan filmlerine..


Seçim öncesiydi, sonrasıydı, canlı bomba alarmlarıydı, ego şoförüydü... çok gerildik Ankaralılar olarak! 
Artık rahatlama zamanı.
Hem de İtalyanlarla, İtalyan filmleriyle.
9-15 Kasım tarihleri arasında, Çağdaş Sanatlar Merkezinde film gösterimleri yapılacak.
Tüm filmler Türkçe alt yazılı; yani güzelim italyancaya doyacağız.

19 Ekim 2015 Pazartesi

Filmi olan kitaplar...: Duyguların Rengi - The Help



Orjinal Adı  : The Help
Yazarı          :  Kathryn Stockett 
Türü             :  Roman
Sayfa sayısı  :  576

Yer Mississippi, Jackson. Hikaye, 1962 yılında geçiyor.
İnsanların zenci ve beyaz olarak ayrıldığı dönem.
Zenciler 2. sınıf vatandaş, beyazlara hizmet etmekle görevli.
Zenci kadınlar hizmetçi olarak doğuyor. Kendi çocuklarını başkaları büyütürken onlar beyazların çocuklarını büyütüyor.
Zencilerin hakları ya da siyah-beyaz eşitliği hakkında konuşmak kesinlikle yasak.
O dönemde arkadaşları gibi evlenip, çocuk yapıp, yardım derneklerine katılmak dışında bir yaşam tarzı seçmeyerek üniversite mezunu olan ve yazarlığı seçen genç bir kadın olan Skeeter'la karşılaşıyoruz.

Gelin Adaylarına Tavsiyeler... 2: Dış Mekan Çekimleri



Düğün biter, geriye fotoğraflar kalır.
İnsan çocuklarına göstereceği güzel fotoğraflar olsun istiyor.

Bana çok yakın bir arkadaşım dış mekan çekimlerini düğünden sonra çektirmem tavsiyesinde bulunmuştu.
Çok içime sinmedi.
Tekrar hazırlanmakla uğraşmak istemedim.
Sonra o ilk günün heyecanının yüze yansımasını fotoğraflara başka bir canlılık katar diye düşünüyordum.

14 Ekim 2015 Çarşamba

Ankara diye bir şehir yoktur. Ankara diye insanlar vardır!

Terörün her türlüsünü kınıyorum da, Ankarama uzanan eller gani gani kırılsın!!


“Ankara diye bir şehir yoktur. Ankara diye insanlar vardır.”
Var ya, can evimden vuruldum resmen. Nasıl da yerinde bir ifade.!
Doğru.
Ankara diye insanlar vardır.
Ve o insanlar, güven demek, sahicilik demek, vicdan demek, merhamet demek, birlik beraberlik, kenetlenmek demektir. Huzur demektir. Neşe, coşku, ferahlık, aidiyet demektir. Ya da benim aklıma ilk bunlar geliyor. Çünkü benim Ankara’larım öyle.
Nedense sonbahar geldi mi daha çok özlüyorum memleketimi.. Ekim yumuşak geçer, gündüzleri ılık, geceler serin..
Ankara’m, Kasım geldi mi kasımpatı kokar. Kokusu yoktur ki dersiniz şimdi.. Bir çeşit vardır kokusu, Kasım’larda Atatürk kokar Ankara..

5 Ekim 2015 Pazartesi

Gelin adaylarına tavsiyeler... 1: Tarih belirlemek



Uzun bir aradan sonra Selamlar...


Düğünün üzerinden 6 ay geçmesine rağmen kendimi hala yeni gelin olarak görmeye devam ediyorum.

İlk olarak şunu söyleyeyim: Evlilik güzel bir şey!

Ütülü gömlekli, jöleli saçlı, parfümünü sürüp gelmiş adamı zaten seviyordunuz.
Sevdiğiniz insanın uykudan yeni uyanmış, hatta uyanmamış, duşa girmeden önceki ter kokmuş, az önce wcden çıkmış hallerini görmek de çok güzel.
O adamı her ne kadar rahat bir ilişkiniz olsa bile, kolunuza eşiniz olarak takmak, her kesime kabul ettirmek, yüzüğünü ve soyadını taşımak olağanüstü :)
Evlilikten korkan varsa

8 Mart 2015 Pazar

Gerçek bir Lezzet: Ofçay Hazine...

Ofçay yeni bir ürün çıkarmış, reklamlarda görünce bir Karadenizli ve çay bahçesi sahibi olarak hemen denemem gerektiğini hissetim ve bir paket aldım.

Reklamlarda anlatıldığı gibi lezzetli mi? Köşeli demlik poşet şeklinde olması ve bir poşetten on bardak çay çıkması ne kadar gerçeği yansıtıyor diye merak ettim doğrusu.

Denemek için kurum çay ocağında bir demlik yapayım dedim ve çalışanlara demlediğimiz Ofçay Hazineyi sundum. İçenlere sorduğum zaman Lezzeti nasıl? Demleme çaydan bir farkı var mı? Diye sordum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu.

Yaptığımız çayın, demleme çaydan tat, renk, kıvam olarak hiçbir farkının olmadığını hatta anlaşılamadığını söylediler. Pakette kalan çaylardan ofiste çalışan arkadaşlarıma verdim evlerinde denemeleri için sonuçlar geldiğinde aldığım cevaplar aynı diyebilirim. Renk, tat, koku vb hiçbir değişikliğin olmadığını evlerde çok rahat kullanabildiklerini hatta kişi sayısına göre paket çay ile demleme yapabildiklerini söylediler. 

Demleme çayın dezavantajı kaç bardak çay çıkacağının kestirilememesi ama Ofçay Hazine bu konuda iddialı olduğu için bir köşeli demlik poşetten on bardak çıkıyor ve hesap yapıp etrafı kirletmeden temiz ve lezzetli bir çay yapmanıza olanak sağlıyor. Ofçay Hazine bu ürün ile azcıkta olsa israfın ve çevre kirliliğinin önlenmesine fayda sağladığı düşüncesindeyim.

Kendim demlediğimde özellikle on bardak çay çıkıp çıkmadığını test etmek istedim, paket üzerinde yazılan demleme taktiği ile on bardak çay çok rahat bir şekilde çıkıyor, lezzet ise  tek kelime ile harika!

Ofçay Hazine, lezzetli bir çay olmuş evlerde demleme çay alışkanlığı artık değişecek diyebilirim.

Şimdiden afiyetler olsun:)

Bu içerik http://sonradangurmeler.org/ tarafından hazırlanmıştır.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

15 Şubat 2015 Pazar

Sen suçlusun KADIN!!

Gencecik bir kızın başına gelenler kadar içimi yakmadı yapılan yorumlar.
Daha öncelerinde de olduğu gibi. Gitar kutusuna konulan, 35 kişinin tacizine uğrayan.... sayamadığım kadınların hepsi hepsi suçluydu Özgecan gibi.
O saatte orada ne işi vardı, o yaşta bir kızın neden sevgilisi vardı, o da öyle giyinmeseydi....vs vs.
Trafikte olmanın 8-1 suçluluk oranı gibi 8-7 suçlusun güzel ülkemde kadınsan; ne giydiğin, nerede olduğun, ne yaptığın sadece birer küçük ayrıntı.
Kadına şiddet varsa, yaşama hakkı çok görülüyorsa, özgürlük zaten söz konusu olamıyorsa bunun sorumlusu erkek değil; KADIN!!
Akşam evine geç dönen komşusunu camda takip edip etiketleyen kadın!
Yolda biriyle konuşurken gördüğü lise kızın dedikosunu yapan kadın!
Oğlunu her konuda pohpohlayıp, her türlü ahlaksızlığı hakkı gören kadın!
Kızı okuldan yarım saat geç gelse kıyameti koparan, ona tecavüze uğraması kaçınılmaz bir nesne gözüyle bakan kadın, kızının yaşamının değerinin bununla eş tutan kadın!
Dağa çıkıp kan döken oğluna "evlattır" diye sahip çıkıp; sevdiğiyle gizlice evlenen kızının katledilmesini namusuyla eşleştiren kadın!
Tecavüz haberini soğukkanlılıkla dinleyip, hırsıza hiç suç bulmadığı gibi, kurbanın hak ettiğini savunan kadın!
Kadın kadına sahip çıksa, evlatlarını ayırmadan "insanlık" anlayışıyla yetiştirse, her bireye saygı göstermeyi öğretse,  kadına şiddet mi kalır, tecavüz mü, cinayet mi?

Ama işte hep kadın, hep kadın, kadını ezen sadece ve sadece kadın!!

17 Ocak 2015 Cumartesi

Ankaralı, İstanbullu ve İzmirli Kediseverlere duyurulur!

Kedici dergisinin düzenlemiş olduğu 2. Sokak Kedisi Şenliği 18 Ocak Pazar günü saat 14:00'de yapılacakmış.
Bu şenlikte kedi evleri yapılacak ve kedi severlere yaşadıkları yerlere yerleştirilmek üzere verilecek.
Yine sokak kedilerine verilmek üzere kedi mamaları verilecek.
Böylelikle el birliği ile huysuz komşulara savaş açılıp, minik patilerin soğuktan zarar görmemesi için 1 adım atılmış olacak.
Hem de çeşitli etkinliklerle keyifli bir Pazar günü geçirilmiş olacak.
Kediseven ve zamanı olan herkese duyurulur!..



Ayrıntılı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz..

13 Ocak 2015 Salı

Portakallı Kereviz tarifim var

Bizim oralarda kereviz pek sofralarda bulunmaz.
Ankara'da tanıştım diyebilirim.
Tanıştığıma çok memnun olduğum bir sebze olmamıştı aslında.
Ta ki üniversitenin yemekhanesinde bu şekliyle karşılaşana kadar..

İnternette bir çok sitede değişik tarifleri var.
Benim içime sinen tarif aşağıdaki adresteki oldu.
Ben de böyle yaptım ve çok beğenildi.



12 Ocak 2015 Pazartesi

Saçta yarım örgü ne güzel durmuyor mu? 3 değişik model..

Saçta çok sevdiğim bir modeldir yarım örgü.
Yapımı da kolaydır.
Ara sıra karıştırıyorum saç modellerini.
Evde denedikten sonra beğendiklerimi dışarı çıkarken de uyguluyorum.
Bu üç örgüyü çok beğendim.
Çok da kolay yapılıyorlar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...