Bekleyen diğer mimlerim var, ödevini
yapmadan okula gidip öğretmenin gözüne bakamayan öğrenci gibi hissediyorum
kendimi mimleri cevaplamayınca.
Sıcağı sıcağına cevaplıyorum hemen bu
mimi.
Her bir soru üzerine bir post yazılır
aslında ama aklıma ilk gelenleri söyleyeceğim:
1- En son kime yalan söyledin? Niye?
En son bu sabah kendime söyledim. Bugün okula gitmeyip tezime
bakacağım biraz dedim. Şimdiye kadar tv izledim, şimdi nette geziyorum. aklımın
bi ucunda da Koçtaşa gidip saksı ve toprak almak var kaktüslerim için. belki
akşam yemeğinden sonra teze sıra gelir :S
2- Biz okumuyoruz farzet, kendine bir itirafta bulun. Göbek aldı başını gitti. İyice tembel oldun kızım ya! İyi alıştın
arabalarla gezmeye. Kalk yürü biraz
yoksa sığmayacaksın yazlıklara! 3- Şu an istediğin işi mi yapıyorsun?
İstediğim iş öğlene kadar uyuyup, öğleden sonra kredi kartı
harcamalarını artırmak. Bihter Ziyagil'in işini yapmak istiyorum. Ama hayır,
istediğim işi yapmıyorum.
4- Mutlu musun?
Bi mutsuzluğum yok şükür. Ama biri masaj yapsa, mırıl mırıl uzansam ben de, şu
sırtımın tutulmaları geçse daha mutlu olur muyum? Kesinlikle olurum.
5- Keşke... ?
Keşke artık bahar gelse. Şu kalın giysileri kaldırıp atsak. Efil efil
elbiselerle dolaşsak. Saçlarım hızlıca uzasa ve kendiliğinden dalga dalga olsa.
Bir de keşke öğrencilerim azıcık istekli olsa. Ders anlatırken keyif aldığım
tek şey, onları tek tek camdan attığım hayali olmasa.
6- Sence ideal eş nasıl olmalı?
Bunu biri en son sorduğunda 3 defa mail yazarak cevap vermiştim, daha da
bitmemişti. Sonuç: yok öyle biri. O yüzden ideal eş, beni eşi olmaya ikna
edebilen ve elinde tutabilendir diye kendime oynanayım burada :)
7- Nerede yaşıyorsun ve ömrünü nerede geçirmek
istiyorsun?
Ankara'da yaşıyorum. Ömrümü ise Avustralya'da koala bakıcısı olarak
geçirmek isterdim. O tombul, tembel gagalı ayıcıkları kucağıma alıp beslemek
isterdim.
8- Korkuların neler?
Evde tek başımayken ölmekten ve uzun süre bulunamamaktan korkuyorum. O da
kendim için değil, bi kedim var. Zavallıcık aç kalır ve beni yemek zorunda
kalırsa annem "kızımı mı yedin sen" diye nefret eder, kedimi sokağa
atarsa diye. Evet, kurguda üzerime yok. Ama aklıma geliyor işte. Bir de
dişçiden ödüm kopar. Bir de karanlıktan korkuyordum ama o hafifledi.
9- Seni en çok ne mutlu eder?
3 gün boyunca yapmam gereken bir şey olmasa ve bütün gün uyusam, sadece yemek
molası vermek için uyansam şu sıralar inanılmaz mutlu olurum. Ama ille de olabilecek
bir şey istemem gerekiyorsa beklemediğim bir anda birinden gelen minicik, beni
hatırladığını gösteren bir mesaj da beni çok mutlu eder. Sırıtarak dolaşmaya
başlarım ortada.
10- Hayatında en çok utandığın an/anı?
Ya bu soruda aklıma gelen sahne hep aynıdır. Orta 2 deyim (şimdi 7. sınıf
deniyor). İngilizce dersinde ski (kayak yapmak) kelimesini öğrenmişiz. Okuldan
sonra Hayri Amca gelip bizi alırdı, tüm lojmanın çocuklarının servis şoförüydü
kendisi. Çok da severdim, çok eğlenceli bir amcaydı, kulakları çınlasın.
Servise bindik, aklıma takıldı, ski ne demekti hatırlayamıyorum. Diğer
arkadaşlarıma soruyorum. Hayri amca duydu ve yardımcı olmaya olmaya çalıştı.
Ben de kelimenin harflerini saydım ama yanlış sırada :S Hayatımda o kadar
utandığım bir an daha hatırlamıyorum.
11- Kendinde en sevmediğin özellik?
Sabırsızım. Ve çok kolay sıkılıyorum.
Takip ettiğimiz blogları takipçilerimize tanıtmak ve onların takipçilerine blogumuzun sesini duyurmak amacı taşıyor bu etkinlik. Böylelikle hem tanıyor, hem kendimizi tanıtıyoruz. Ben çok sevdim bu fikri ve katıldım. Nasıl katılıyoruz? Benimle blogdaş olmak isteyenler kendi linklerini yorum olarak bırakıyorlar. Sonra kendi bloglarında "blogdaşlar" bölümü açıp oraya benim blogumun linkini ekliyorlar. Ben de kendi blogdaşım olarak onların linkini ekliyorum. Böylelikle birlikten kuvvet doğuyor. Ne hoş bir etkinlik değil mi? Benimle blogdaş olmak isteyenleri bekliyorum..
Bugün önemli bir gün. Saat 13:00'te Şampiyonlar günü kura çekimleri var ve Galatasaray'ın çeyrek finalde oynayacağı rakip belli olacak. Kolay atlatılacak bir rakip gelsin de bu turu da geçelim istiyorum sağsalim.. Adaylar çok feci çok! Real Madrid: Şampiyonlar ligini 9 kere kazanmış arkadaş. 10.yu istiyor haliye. Aynı zamanda İspanya şampiyonu. PSG: Arap desteğiyle bir zamanlar parlıyordu. Şimdi biraz zayıflamış durumdalar.Ama kadrosu oldukça sağlam. Barcelona: Allahım sen koru! Şu an dünyanın en iyi takımı olduğu söyleniyor. Lütfen bu gelmesin, lütfen!! Juventus: Şike yüzünden küme düşürülünce kadrosundaki yıldızlardan da oldu. Ama yıldızsız da parlayabiliyor kendileri. İtalya şampiyonu. Bayern Münih: Kupanın favorilerinden. B. Dortmund: Almanya şampiyonu kendileri.Ölümcül bir gruptan sağ çıkmayı başardı. Hırslı bir takım. Malaga: İşte bu; gel bize bebeğim! Arap sermayesiyle yükselirken sermaye çekilince zorda kalmış olan ve UEFA'nın 4 sene kupaya almayacağını söyledi bir takım. Maddi sıkıntısını için bir yol olarak görüyor Şampiyolar Ligini de. sabah oda arkadaşım "Barcelona çıkmış kurada" dedi. Yüreğime iniyordu. Deneme kurasıymış. Bunun da denemesi mi olurmuş yahu! Allah muhafaza, bir daha göstermesin o sonucu.. Yazarken düşündüm de, ne var yani, biz de Türkiye Şampiyonuyuz!! Şimdi nefesleri tuttuk burada, bekliyoruz. 40 kere söylersen olurmuş: Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga Malaga
Yayınevi: Artemis Yayınları Sayfa Sayısı: 206 Basım Yılı: Ekim 2012 Geçen yıldan beri Serdar Özkan kitaplarına karşı ayrı bir sempatim var. Kayıp Gül 1 ve 2'yi keyifle okuduktan sonra "Ekim Yağmurları"nın çıktığını duyunca hemen aldım. Okumak için zorlukla bekledim ama haftaya Tez İzleme Komitem olmasına rağmen (belki de bu yüzden) araya sıkıştırdım. Zaten 2 günde bitirdiğim bir kitap oldu. İnsanı hiç yormuyor, akıp gidiyor, herzamanki masalsı tarzında. Bu defaki kitabında Mevlana öğretisine yer vermiş Serdar Özkan.
Bazen
her şey sadece görünüşten ibaret gibi gelir.
Bazense derinlikler tüm
cazibesi ile bizleri çağırıverir…
Bazen kendimizi yalnız,
terkedilmiş hissederiz.
Bazense bir dost meclisinden,
diğerine koşarak gideriz…
Bazen hayat karmaşık ve
içinden çıkılmaz bir denklem gibidir.
Bazense imkânsızlıklar içinde
dahi yaratıcılığımız aşka gelir…
Bazen bardağı dolu değilde hep
boş görürüz
Bazense tüm zorluklara rağmen
hayat serüveninde umudumuzu hiç kaybetmeden yürürüz…
Peki hiç düşündünüz mü nedir
bu zıtlıkların sebebi?
İşin sırrı, aslında hayat
sadece bizim seçimlerimizde gizli değil mi? Ne dersiniz?” Voyage – Hayallere
yolculuk
İşte o seçimler.. Bir gün
86.400 saniyeden oluşur, yaklaşık 100.000 kalp atışı. Her bir saniye sonsuz
seçenekler, olasılıklar ve kararlardan oluşur fakat bunlardan yalnızca ve
yalnızca biri gerçekleşir, işte bu o anlardan biri..
Yanı başınızda oturup kahve
içen birisi ile hiç konuşmadınız ya da konuşmaya başladınız ruh eşinizi
buldunuz belki en yakın arkadaşınızı ya da macera ortağınızı buldunuz..