19 Aralık 2013 Perşembe

Ayakkabı kutumda ne var?


Efenim buyrun,
bu da benim ayakkabı kutusunda sakladığım servetim..



Üzerindeki kalp şekline dikkat!
Kesinlikle fotoğrafla oynanmamıştır..

11 Aralık 2013 Çarşamba

5 Aralık 2013 Perşembe

Benimle ilgili 5 bilgi


Bricit'e mimi için teşekkür ediyorum.
Ve geciktirmeden cevaplıyorum..






Üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen 20'li yaşlarda gösteriyorum. Önceki yıllarda biraz bozuluyordum ama artık bunu bazen acayip kullanıyorum. Özellikle en şirin halimi takınmam gereken zamanlarda çok işe yarıyor..





Tatlıyla hiç aram yok. Özellikle de baklava, tulumba gibi hamur tatlılarıyla. çikolata da pek yemem. Olur da biri alırsa da bir taneyi bitiremem. İşyerinde öğle yemeğinde sup, keşkül gibi şeyler çıktığında bir kaşık alıp arkadaşıma veriyorum kalanını.






Evet, tatlı zaafım yok. Ama benim de cips, kuruyemiş zaafım var. Koy önüme bir paket cips, soslu fıstık, badem, kaju; bak senin çikolata karşısında yaşadığın azapları nasıl yaşıyorum.







Bi köpeğim olmasını çok istiyorum. Şöyle uzun kulaklı bir cocker mesela. Ama sırf sabah erken kalkıp çişe çıkarmayı gözüm yemiyor diye alamıyorum. Sabah uykusuna çok düşkünümdür. Erken kalkmayı hiç sevmem, kalktığımda da bütün gün uyuklar dururum.






Üşümekten nefret ederim. Sıcağı severim ama yazın. Kışın kaloriferlerin çok yakılmasını da sevmem. Üşürken, hele de ayaklarım ısınmadan asla uyumam.








Öncelikle miyavkedicik'e ve kitapçıkedisi' ne yolluyorum.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Günün sözü


"Düşmanların mı var?
Ne hoş. Bu hayatta bazı konularda karakterli bir duruş sergilemişsin demektir."


<Churcill>

2 Aralık 2013 Pazartesi

Really big silgi



Elimizde böyle kocaman bir silgi var.
Ve gerçekten hayatımızdaki büyük hataları silme şansımız.
Neleri silerdik acaba?


28 Kasım 2013 Perşembe

Doğaçlamaç'tan doğaçlama gecesi




Doğaçlama tiyatro ya da tiyatro sporu.
İzleyici ile iletişim kurularak, konunun, kişilerin seyirciler tarafından belirlendiği tiyatro türü.
Mahşer-i Cümbüş bu konuda en bilinen grup.
Doğaçlamaç da bu konuda çalışan gruplardan biri.
Salı akşamı onları izlemeye gittik.
Gerçekten çok şirinler.
İzleyici biraz çekingendi ama.
Onlar açısından bakınca "Bir gönüllü istiyorum" dediğinde kimsenin gönüllü olmaması ne gıcık bir durum olsa gerek.
Bunu diyorum ama ben de gönüllü olmayanlardan biriydim çünkü ilk defa izleyeceğim için önce gözlem yapmayı tercih ettim.
Yaratıcı drama eğitimi aldığım dönemin o en keyifli zamanı Temel Aşama geçti gözlerimin önünden.
Cıbırca konuşmalarımız, dörtlü dönmelerimiz, aynı oyunu 30 saniyede, 5 saniyede, 1 saniyede oynamaya çalışmalarımız...

Biliyorum ki izleyenlerin aldığı zevkten fazlasını oyuncular alıyor.
Ve oyun bittiğinde sahnede olanlar hakkında uzun uzun kahkaha atmaya devam ediyorlar.
Merak edenler için grup her salı akşamı Farabi Sokak üstgeçidinin hemen ilerisindeki Başkent Oyun Atölyesinde çıkıyor.
Şimdiden iyi seyirler..




27 Kasım 2013 Çarşamba

Dünya Yaratıcı Drama Günümüz Kutlu Olsun

Fotoğraf: erdem eren

Resimler çizmek, çizileni düşlerle yeniden boyamak...
Fotoğrafın yerine geçmek, geçmeyince donmak, durmak...

Müzikle yeni devinimler bulmak, bulamayınca müzik yapmak...
Heykele dönüşmek, heykeli dönüştürmek, dönüşene bakmak, sahiden görmek...

Öykünün biricik kahramanı olmak ya da kahramanı biricik kılmak...
Şiir olmak, şiiri dinlemek, şiirden esinlenmek, şiirle bütünleşmek...
Masalı yeniden yazmak, masala dokunmak, masalla oynamak...
Sahnede olmak, dekor bulmak, giysi seçmek, ışığı tasarlamak...


Yaşamın, sanatı ve eğitimi çok yönlü kuşatan döngüsüyle yaratıcı drama iç içe görünüyor. Resimler çizmekten sahnede olmaya değin çevrimler, çemberler birbirini izliyor. Yeni deneyimler, farklı çemberlerle başlıyor. Çemberler içinde yeni yüzler, yüzleşmek ya da nice yüzden geçmek var.


Kendiliğindenlik; drama yaşantılarının dokusunda bulunuyor diye yaratıcı edime, söze, duruşa, bakışa bürünmek ne güzel! Hep değişimle, değiştirmekle ve yaratıcılıkla yan yana olmak ne anlamlı! 


Doğaçlamanın; kimi zaman öğrenme-öğretme sürecindeki kalıplaşmışlığı, tekdüzeliği ve cansızlığı engellemesi ne denli etkileyici! İçe doğduğu gibi söylemekle, yapmakla başlayan söz ve davranış örüntüleri, giderek bireyin kültürel beğenisini de geliştiriyor.


Kendiliğindenlik ve doğaçlama gülmeceyi doğuruyor. Gülmece, insan aklının beslenme biçimi. Gülmece; bilimin öncülüğünü de, sanatın bütünleştiriciliğini de en çarpıcı biçimde insana anlatıyor.


Yaratıcı drama yaşantıları insanı boyun eğme alışkanlığından kurtarıyor. Yapıp ettiğine, yazıp söylediğine, konuşup dinlediğine inanmak, istemek ve içtenlik bireyi farklı donatıyor. Böylece bireyler, farkında olmanın hazzını yaşıyor ve başkalarına da yaşatıyor. Kendini özgürleştirmeyen ve başkalarının da özgürleşmesi için onlara destek vermeyen birey çemberde kalabilir mi?


Yaratıcı drama deneyimlerini biriktiren, günlük yaşamdaki sıradan çemberler dışında kalmanın öğreten gücünü tanıyor. Bu güç; söylem ve eylem tutarlılığı içinde olmaya çalışmakla, yorulmakla ve yeniden yeniden enerji biriktirmekle çoğalıyor.


Bu yıl; aklının, duygularının ve bedeninin DİRENci tükenmeyenlerin, bir örnek olmak yerine “örnek olmanın, Dünyanın değiştirdiği değil, Dünyayı değiştirenlerin yılı olsun! 27 Kasım 2013 Dünya Yaratıcı Drama Günü Hepimize Kutlu Olsun!


Dr. Tülay Üstündağ
Öğretim Elemanı/Program Geliştirme Uzmanı/Yaratıcı Drama Lideri

Ve benim çok sevdiğim, düş geçen atölyeleri tasarlayan sevgili liderim
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...